Radyoterapi nasıl uygulanır ?
Dışarıdan uygulanan tedavi
Radyoterapi genellikle vücudun oldukça sınırlı bir bölümünde uygulanır. İşlem için genellikle ‘doğrusal hızlandırıcı’ (lineer akseleratör) adı verilen makinelerin ürettiği yüksek enerjili, derin dokulara işleyen (penetre olan) mega voltajlı X ışınları kullanılır. Bazen de görece yüzeysel kitleleri ve özellikle de deri kanserlerini tedavi etmek için dokulara daha az işleyen, düşük enerjili (ortovoltaj) ışınları üreten çok daha küçük aygıtlardan yararlanılır. Lineer akse-leratörlerde üretilen elektron ışınları kimi zaman oldukça yüzeysel dokuların tedavisi için de kullanılır. Tüm bu yöntemlerde radyasyon ışınları dışarıdan gönderilmektedir ve bu yaklaşıma “eksternal radyoterapi” (dıştan uygulanan radyoterapi) adı verilir.
Eksternal radyoterapi, radyasyonun dışarıya kaçmasına engel olan kalın duvarlı bir ‘tedavi odası’nda verilir. Tedavi, aygıtı kontrol eden radyoloji teknisyenlerinin gözetiminde uygulanır. Tam tedavi uygulandığı sırada radyoterapi teknisyeni, belirli bir sürede çevreye ‘dağılarak’ biriken önemli miktarda radyasyondan kaçınmak için dışarıya çıkar ve hasta odada yalnız kalır. Ancak bir kapalı devre televizyon sistemi ya da radyasyon geçirmeyen pencereden bakarak, sizi yakından izler.
Tedavinin planlanması ve reçetelenmesi
Radyoterapinin karmaşıklık derecesi son derece değişkendir. Bazı tedaviler teknik olarak oldukça basittir. Deri kanseri tedavisi sırasındaya da yalnızca bir belirtinin giderilmesine yönelik radyoterapide, onkolog tedavi gerektiren deri yüzeyinin sınırlarını çizgilerle belirler ve ardından dozu, tedavi sayısını ve sıklığını belirtir. Ardından radyoterapi teknisyeni hemen tedaviye başlayabilir. Hastanın uygun konumda tamamen haraketsiz yatması istenir ve teknisyenler doğru bölgeye, doğru dozda ve doğru sürede ışın verilmesini sağlar.
Öte yandan, vücuda değişik açılardan girerek kanser bölgesinde yoğunlaşan en az iki radyasyon ışınının kullanılmasını gerektiren son derece karmaşık radyoterapi yöntemleri de vardır. Amaç, vücudun bir noktasına, bitişikteki normal dokularla karşılaştırıldığında daha yüksek doz uygulayabilmektir. Tedavi edilecek bölgenin boyutlarını, konumunu ve biçimini en doğru şekilde belirleyebilmek için çok titiz bir planlama gerekir ve kimi zaman BT ya da MRgibi görüntüleme tekniklerinden yardım alınır. Ardından çevredeki normal yapılara ulaşan dozu en düşük düzeyde tutup, ışınların hedef üzerinde odaklanabilmesi için bilgisayarla hesaplamalar yapılır. Kimi zaman bunun için ışınlara özel biçim verilir. Onkolog bu süreç sonucunda belirlenen tedavi planını kontrol edip reçeteledikten sonra, radyoterapiye başlanabilir.
Işınların vücuda doğru bir konumdan giriş yapmasını sağlamak için deri üzerinde keçeli kalemle ya da iğne başı büyüklüğünde dövmelerle referans noktaları çizilir. Keçeli kalem kullanıldığında, bu bölgeleri yıkamamanız istenir. Genellikle son aşamada bir simülatör (taklit aygıtı) üzerinde tedavi ışınlarına karşılık gelen X ışını görüntüleri alınarak ya da radyoterapi aygıtının üzerinde radyasyon uygulanan dokunun doğru resimleri oluşturularak son bir kontrol yapılır.
İşlemin hatasız biçimde uygulanması öylesine önemlidir ki, özellikle baş ve boyun radyoterapilerinde hareketsiz kalmanız için bir immobilizasyon (hareketsiz kılma) kalıbı ya da kılıfı giymeniz gerekebilir. Bunlar tedavi edilen bölgenin üzerine tıpkı bir eldiven gibi oturan ve her hasta için ayrı ayrı üretilen, ışık geçiren (transparan) plastik kalıplardır; kalıp tedavi masasına tutturulur ve böylelikle tedavi sırasında en küçük bir hareket yapmanız bile engellenir. Bu kalıpların ek bir yararı da, ışınların giriş noktalarının plastik yüzey üzerine işaretlenmesi ve deri üzerine dövme yapma gereğini ortadan kaldırmasıdır. Başka tür immobili-zasyon aygıtları da oldukça sık kullanılır.
Tedavi tekniğinde yaşanan bir diğer gelişme de ’stereotaktik radyoterapidir. Bu teknikte, çok farklı açılardan giren çok küçük ışınlar, çok küçük bir bölgede hiç yanılgı payı olmaksızın odaklanır. Küçük ya da beyne yakın tümörleri olan ve tedavi sırasında özel bir kafes ile baş bölümleri tamamen hareketsiz hale getirilen bazı hastalarda bu teknik kullanılır.
Tedavi ne kadar sürer ?
Her radyoterapi tedavisi yalnızca birkaç dakika ya da daha kısa sürse de, konumla ilgili testler ve diğer kontroller nedeniyle her seansta odada 10-15 dakika geçirmeniz gerekir.
Özellikle belirtileri gidermeyi hedefleyen tedavilerde, yalnızca bir ya da iki seans ya da fraksiyon yeterlidir. Diğer durumlarda altı ya da yedi hafta boyunca her gün tedavi uygulanabilir. Bunun gibi uzun tedavi kürlerinde büyük olasılıkla tedaviye hafta sonlarında ara verilir. Ancak kimi zaman daha yoğun ve kısa bir program tercih edilir ve bu programda hafta sonları dahil olmak üzere günde iki ya da üç kez ’sürekli’ hi-perfraksiyone ve hızlandırılmış tedavi uygulanır.
İÇERİDEN UYGULANAN TEDAVİ
Bazı kanserlerde en iyi tedavi, tümörün içine ya da çok yakınına küçük miktarda radyoaktif izotop yerleştirilmesinden oluşur. Buna ‘braki-terapi’ adı verilir. İzotop, X ışınlannınkiyle aynı özellikte olan ve gamma ışınları olarak bilinen ışınlar yayar. Böylelikle, hemen biraz ötedeki normal dokulara çok daha düşük dozlar ulaşırken, kanser hücrelerine yüksek dozda radyasyon verilebilir. Bu, rahatsız edici yan etki olasılığını azaltır.
Bu yöntem serviks kanserinin tedavisinde sıkça kullanılır: radyoaktif sezyum, rahim boşluğuna ve vajinanın üst kısmına yerleştirilir ve birkaç saat boyunca burada bırakılır; “yüksek dozlu” teknik kullanıldığında ise süre çok daha kısadır. Radyoterapinin kaynağı vücuttaki bir boşluk (kavite) içine yerleştirildiği için buna “intrakaviter” (boşluk içi) verilir. Sıklıkla dış tedavi kürüne ek olarak kullanılır. İntrakaviter radyoterapi akciğer ya da özofagus kanserinin palyatif (belirtileri rahatlatıcı) tedavisinde giderek daha sık kullanılan bir yöntemdir.
Bazı prostat, meme ya da dil kanserlerinde tam kanserli dokunun içine küçük miktarda izotop da yer-leştirilebilmektedir. Bu izotop, anestetik madde eşliğinde özel iğneler veya diğer delici aletler kullanılarak yerine konulur. İşleme ‘interstisyel’ tedavi adı verilir. Pek çok intrakaviter ve interstisyel tedavi, bilgisayar tarafından kontrol edilen aygıtlarla uygulanır. Aygıttaki basınçlı hava, küçük izotop küreciklerini içi boş tüpler boyunca ileriye doğru iter; işlem sırasında hasta anestezi altındadır ve tüpler önceden onkolog tarafından doğru yere yerleştirilir.
Boşluğa ya da tümöre ulaştıktan sonra bu kürecikler gerekli süre boyunca yerlerinde bırakılır. Ardından, vakumla emilerek, radyoaktiviteye karşı koruma sağlamak için kurşunla kaplanmış bir kasaya konulur.
Bir diğer radyoterapi türünde ise size radyoaktif izotop enjeksiyonu yapılabilir ya da bunu yutmanız istenebilir. Bu izotop dolaşımınıza karışır. Bu tedavi biçimde kullanılan izotoplar iyi ya da kötü huylu tiroid dokularında (radyoaktif iyot) ya da prostat kanserine bağlı kemik metastazlarında (radyoaktif stronsiyum) yerleşme eğilimindedir. İzotoplar çok kısa bir alanı etkileyen ve çok izotop tarafından salıverildiğinde yakındaki kanser hücrelerini öldüren elektronlar (ya da beta ışınları) yayar. Hücre öldürücü etki baskın olarak kanserli hücrelere yönelik olduğundan bu tedavilerin yan etkileri genellikle azdır.
Etiketler: , akseleratör, dışarıdan, eksternal, eksternal radyoterapi, intrakaviter, izotop, Kanser, lineer, nasıl, ortovoltaj, penetre, radyasyon, radyoterapi, radyoterapi tedavi süresi, tedavi, tedavi odası, test, uygulanan, uygulanır, x ışın
Bu yazıya yapılan yorumlar için RSS beslemeleri. TrackBack URI
0 yorum:
Yorum Gönder